20 Aralık 2009 Pazar

Bilemem ben,ıssızlık bana sorar



Koca 1 yıl geçti ömrümden.
Durağanlıkla,belirsizlikle,kararsızlıkla,karamsarlıkla dolu.

Taşıyor bazen.En etrafını ıslatmamaya çalışır bir dikkatle.
Bu doluluk.

Yalnızken,keyifsiz ve mutsuzken ve bunun da tam olarak farkındayken.

İnsan kendine sürekli olarak dışarıdan bakmaya başlamışsa içinde hiç olamıyor demektir.

Bu yıl çok baktım kendime kendi gözümle.
Çok sorguladım varlığın nedenini.

Bana sormuşlarmıydı ve istemişmiydim var olmayı.

Eğer istediysem şimdi bu küstahlık da ne..
İstemediysem neden bu mecburiyet..


*fotoğraf;adnan veli kuvanık.

13 Aralık 2009 Pazar

Arada Sırada Düşünür


Arada Sırada Düşünür

dünyayı sığdırmış evine
beşe dört metre
yüz metre küp hava
memnun..

dünyası cebindeki kadar
birkaç binlik
birkaç anahtar
emin..

arada sırada
ne yapmalı
kime gitmeli,
kimden sormalı diye
düşünür..

dünyası gezdiği yollar
evden işe, işten ev kadar
kısa..

kokladıklarıdır dünyası
limon kolonyası, lavanta
hepsi uçucu..

arada sırada
ne yapmalı
kime gitmeli,
kimden sormalı diye
düşünür

dünyadan okuduğu şeyler
tv haberleri, gazeteler
kupon kupon...

dünyası aldıklarının küçük bir listesi
üç, beş, altı... ucuz.

arada sırada
ne yapmalı
kime gitmeli,
kimden sormalı diye
düşünür

Bülent Ortaçgil


Böyle işte şimdilerde hayat...bazen biraz fazlası belki..en fazlası.
Ve bunun farkında olarak yaşamak...


bazen hayatımız herkesin (yaşadığı) hayatı gibi olduğundan sıkıcıdır bize,keyif vermez böyle düşününce.
bazense herkesinki gibi olmadığı için usanırız,utanırız belki ondan.
yaşam hep bir çelişkiler yumağı..
neyin insanı mutlu edeceği,neyin etmeyeceği hiç belli olmuyor..
ve çoğu zaman içimde bir kapatılmışlık,bir sıkışmışlık duygusu.. 5 e 4 metreden geniş de olsa,en nihayetinde atmosferin çatısı altındayız..
Acaba bizde aya çıksak,dünyaya şöyle bir dışarıdan bakabilsek... ferahlarmıyız?

*
....
......
Şimdi o da başaşağı dönmüştü.ikimizde başaşağı,havada yalpalayarak birbirimize bakıyoruz.
''şu görünen dünya mı?'' diye sordum.
Biliyorum,çocukça bir soru;boş verin heyecanlıyım.
''evet,dünya''dedi.
''ve biz artık Dünya'da değiliz''
''hayır,değiliz.''
kafama bir takım düşüncler gelmişti.
Mehmet'le Ay'ın yüzeyinden 3 metre yükseklikte başaşağı Dünya
'yı izliyorduk.
''mehmet''
''efendim?''
''Ay'da yaşam yok değilmi?''
''sesini çıkarmadı.kızgın biraz.nede olsa ciddi erkektir.
''politika yok,devrim yok,sınıf farkları yok,para yok,iş yok,işsizlik yok,insan yok,insan hakları yok,vergi yok,oksijen yok,su yok,yiyecek yok;insan olmadığı için açlık yok,grev yok,silah yok,savaş yok;para olmadığı için parasızlık yok.Nasıl hissediyorsun kendini?
....
....
*Nazlı Eray,Arzu Sapağında İnecek Var

6 Aralık 2009 Pazar

Biri DAHA Olabilme İmkanı



Açtım Norah Jones'un sesini,tuttum elimde sımsıcak kahvemi,geçtim pencere önündeki koltuğuma,aldım elime de Nazlı Eray'ın düşsel paketini(Arzu Sapağında İnecek Var,Can Yayınl.)değmeyin keyfime yani.

Pek çok farklı misyonunun dışında kitaplar keyif vericidirler bence.
Dediği gibi Murathan Mungan'ın bazen bize bir başkası olabilme imkanını sundukları için elbette.

“Herkes bir başkası olmak ister aslında, dedi. Bunu sakın unutma! Bu yüzden kimse kendi kalamaz. Bütün romanlar hikayeler piyesler, filmler bunun içindir; insana bir başkası olma imkanı sunmak için.”
Murathan Mungan – Üç Aynalı Kırk Oda Sayfa 148

Herkes her an bir başkası olma eğilimde değildir elbette. Fakat,ara ara buna gidiş gelişler olduğu için kimsenin tam anlamıyla kendisi kalabildiği de söylenemez dolayısıyla. Buna kısmen katılıyorum. Fakat, kendisinin farkında olmadığı için kendisine dönüş yapamayan, kendisini bilmediği için bir başkası da olamayan insanlar olduğunu da düşünüyorum,bazen gözlemliyorum.

Bu yüzden kitapların ancak bir başkası olabilme (yerine koyabilme) isteğine,sezgisine ve yeteneğine sahip kişilerce birer keyif aracına dönüşebildiklerini sanıyorum.
Herkesin bir başkası olabildiğine,empati kurabildiğine inanmadığımdan.(öyle olsaydı daha az boşanma,daha az öfke,daha çok kabullenme vs.olmalıydı)

Bu yüzden herkes kitap okuyabilir fakat herkes o kitap bittikten sonra bir başkası DAHA olamaz...

Bütün DAHA'ları ardı ardına ruhunuza ekliyor olmanızdır keyif verici olan.
Kısa bir anlığına bir başkası olmanız değil, bir başkası DAHA olabilmenizdir kitaplardan sonra önemli olan.

Bu yüzden ben üzülüyorum kitapların çoğu insanca akla gelen ilk tanımının eğitici,öğretici bir araç olmasından. Daha bu konuda toplumca yolun çok başında olunmasından.Okunmamasından,yerine konmamasından..

üzülüyorum; oturup bir arkadaşınla bir romandaki karakteri yad edemiyorsun çünkü karşılıklı.Yad edilmeye edilmeye de ölüyor kişiler birer birer içimizde. DAHAlarımız eksiliyor günden güne.Geriye biz kalıyoruz bir tek bencilliğimizle. Sonra sesimiz yükseliyor bazen karşı tarafa,unutuyoruz çünkü başkalarının da olduğunu yaşamlarımızda.Yerine koyabilmeyi,keyif yapabilmeyi unuttuğumuzdan yada önemsemediğimizden.
Belki biraz da böyle bakılmalı zaman zaman kitaplara.
İkincil derin anlamlarıyla.

*fotoğraf Eylülde gittiğimiz Bozcaada'da dikkatimi çeken kitapçının.Bazenli zaman dilimine denk gelmişiz,:),kapalıydı..