Hayatı Sorgulamadan Yaşayamıyorum. Bu Nedenle Zaman Zaman Hayattan Kopmak Durumunda Kalıyorum Ve Burası Kopmalarımı Bağladığım Yerdir. Bir Nevi Söküklerin Ahkamla Dikilip Bir Daha Sökülmeyecekler Sanılması Ahmaklığı...
30 Ocak 2010 Cumartesi
26 Ocak 2010 Salı
24 Ocak 2010 Pazar
Puslu Kıtalar Atlası
''... Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.Acıyı,susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat döşeklere,daha leziz yemeklere,daha neşeli dostlara sığınıyorlardı.Dünyaya olan o kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki,kendilerine altın ve gümüşten,zevk ve safadan,lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.Oysa,Uzun İhsan Efendi,Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi.Her insan şu yada bu şekilde dünyayı okumalıydı.Kuran'ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduğuna bir örnekti ve onun ardında giden herkes,dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı.Dünyaya şahit olmanın yolu ise maceradan başka bir şey değildi.Yaşanılanlar,görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun,macera insanoğlu için büyük bir nimetti.Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk,bu Dünya'nın şahidi olmaktı.''İhsan Oktay Anar
Çocukluğumda okumaya yeni başladığım zamanlarda deniz kızından da,güzel ve çirkinden de,fareli köyün kavalcısından da çok etkilenmiştim.Onları sadece okumakla kalmamış,yaşamıştımda. Fakat,içinde 20-25 adet türk masalının olduğu bir kitabın bana verdiği keyfi şimdi bile yabancı masallara değişmem.Defalarca okurdum onu.Hatta bir ara ortaokula giderken aklıma gelmişti de tekrar okumuştum ama o zaman çok yavan bulmuştum hikayeleri de o zamanlar nasıl bu kadar çok beğendiğime anlam verememiştim. Velhasıl,o zamanlardan bu zamana pekçok güzel kitabı okumuş olsamda o masallardan almayı unuttuğum keyfi özlediğim zamanlar olmuştu.Taaa ki Puslu Kıtalar Atlasını okuyana kadar.
Felsefik,komik,serüven dolu,çok keyifli bir yetişkin masalıydı.
Yazarına selam olsun,çok güzeldi,teşekkürü borç bilirim..
22 Ocak 2010 Cuma
21 Ocak 2010 Perşembe
20 Ocak 2010 Çarşamba
Galiba
19 Ocak 2010 Salı
Kar Sevinci
16 Ocak 2010 Cumartesi
Alıntı 2
13 Ocak 2010 Çarşamba
''Hepsinde aynı şeyi gözledim,korkularını sevinçleriymiş gibi kolayca dışa vurup üzüntülerini sır gibi saklıyorlar.İçimde merak uyandı,'Yaşamlarında ne olmuş ki,böyle zayıflık neşesi sarmış bu insanları?'dedim Şeref'e,'Sence korkularından niye hiç utanmıyorlar?'
'Onlara utanınca katlanamadıkları ağır şeyler yaşatılmış olmasından olabilir,duydukları üzüntünün derinliğiyle ilgilidir bu,'dedi,'korkularını bağışlayarak rahatlıyorlar demek ki...
Düşün bakalım,insan neden dertli hale gelir,daha çok hangi üzüntüler derine işler?'
Düşündüm bende,'Bilmiyorum ki,haksızlığa uğradıkça galiba...' dedim.'Öylemi dertli oluyoruz?'Yüzüne bir gülümseme yayıldı.
Bazen,başını sallayarak doğrulayabildiği şeylerde söyleyebiliyorum ona.
'Dayanılmaz üzüntülerimize,başkalarının bize karşı işlediği suçların içimize çöken katranı dersek,bu konuda belki biraz daha konuşabilir duruma gelebiliriz.
Üzüntü saklanması gereken bir şeydir.Başkalarının üstümüzden suç işlemesine izin verdiğimiz için..' dedi.
'üzüntümüzden dolayı biz de kendimize karşı suçluyuz çünkü,insanlar normal olarak korkularını da saklarlar,ama sen neredeyse sevinçle açığa vurduklarını gözlemişsin.kendimi haksızlığa uğratmak için nedenlerim vardı demek istiyorlar heralde'Bu olsa olsa kendini bağışlamaktan doğan bir neşedir,öyle düşündük ikimiz.
Latife Tekin,Unutma Bahçesi,syf:138-139
fotoğraf:Serhat Taykut Gül
12 Ocak 2010 Salı
8 Ocak 2010 Cuma
uykusuza...
Başkası ne der hayatı
6 Ocak 2010 Çarşamba
5 Ocak 2010 Salı
Adı Aşk...Pehh !
'Nasılsın?' dedim.
'Parçalı bulutlu ara ara yağmurlu' dedi.
'Boşver,yağmurlar bir zaman sonra diner' dedim. Ne diyeyim.
'Ya muson yağmurları gibiyse' dedi.
'Değildir,zatına pek az rastlanılan üstelikte tropik cinsten birşey değildi ki.Bildiğin yurdum insanı idi' dedim.Acımasızca.
Güldü.
Üzülüyor.
Fakat,hayallerini bir balona yazar ve bunu da hadi benim için uçur balonu da gerçekleşsin herşey diye birinin eline tutuşturmak istersen böyle olur.
O balonu kendin tutacaksın.
Kimseyi hayattan memnun olmak için kendine aracı yapmayacaksın.
Balonun olacak.
İçine hayal koyacaksın.
Ve o balonu kendin tutacaksın.
fotoğraf; metin demiralay
2009 Aralık Ayında Okuduklarım
Nazlı Eray-Arzu Sapağında İnecek Var
Nazlı Eray-El Yazması Rüyalar
Nazlı Eray-Pasifik Günleri
Orhan Pamuk-Kar
Nazlı Eray-El Yazması Rüyalar
Nazlı Eray-Pasifik Günleri
Orhan Pamuk-Kar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)