30 Ocak 2010 Cumartesi




Mutluluk bütünün parçalarında mıdır yoksa bütünün kendisi midir?
Yoksa mutlu kişi bunları hiç düşünmemekte midir..


fotoğraf:Eda Balcı

26 Ocak 2010 Salı

Gelenekleri çıkarlarına kalkan yapanlarla dolu bir dünyada o kadar çok şiir yazılabilirdi ki...Varsın saldırılan kimi insanlara göre yel değirmenleri olsun.İnsan yüreğiyle yaşamayı tercih edince.. Mario Levi,Bir Yaz Yağmuruydu,Jacques Brel,syf:66

24 Ocak 2010 Pazar

Puslu Kıtalar Atlası




''... Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.Acıyı,susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat döşeklere,daha leziz yemeklere,daha neşeli dostlara sığınıyorlardı.Dünyaya olan o kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki,kendilerine altın ve gümüşten,zevk ve safadan,lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.Oysa,Uzun İhsan Efendi,Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi.Her insan şu yada bu şekilde dünyayı okumalıydı.Kuran'ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduğuna bir örnekti ve onun ardında giden herkes,dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı.Dünyaya şahit olmanın yolu ise maceradan başka bir şey değildi.Yaşanılanlar,görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun,macera insanoğlu için büyük bir nimetti.Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk,bu Dünya'nın şahidi olmaktı.''İhsan Oktay Anar


Çocukluğumda okumaya yeni başladığım zamanlarda deniz kızından da,güzel ve çirkinden de,fareli köyün kavalcısından da çok etkilenmiştim.Onları sadece okumakla kalmamış,yaşamıştımda. Fakat,içinde 20-25 adet türk masalının olduğu bir kitabın bana verdiği keyfi şimdi bile yabancı masallara değişmem.Defalarca okurdum onu.Hatta bir ara ortaokula giderken aklıma gelmişti de tekrar okumuştum ama o zaman çok yavan bulmuştum hikayeleri de o zamanlar nasıl bu kadar çok beğendiğime anlam verememiştim. Velhasıl,o zamanlardan bu zamana pekçok güzel kitabı okumuş olsamda o masallardan almayı unuttuğum keyfi özlediğim zamanlar olmuştu.Taaa ki Puslu Kıtalar Atlasını okuyana kadar.
Felsefik,komik,serüven dolu,çok keyifli bir yetişkin masalıydı.
Yazarına selam olsun,çok güzeldi,teşekkürü borç bilirim..

22 Ocak 2010 Cuma

yaşanmışlık veya yaşlanmışlık adına...

Su yok, sabun yok. Geçmiş günlerin kokusu sinmiş üzerine.

21 Ocak 2010 Perşembe

Ne yapmalı,Ne etmeli



:)
aha da benim son zamanlardaki halim..

20 Ocak 2010 Çarşamba

Galiba




İnsanın yaşı gençken,tecrübesi az oluyor.Tecrübesi az iken başkalarını eleştirmesi kolay oluyor.Eleştirel iken de çok ahkam kesiyor galiba.


fotoğraf;Nuri Bilge Ceylan

19 Ocak 2010 Salı

Kar Sevinci




Kar yağınca şehre beraberinde gelen sessizliği severim ben en çok,
bir de pencere kenarlarına kuşlar için konulan ekmek kırıntılarını.


fotoğraf;Nuri Bilge Ceylan,Curved street in winter, Istanbul, 2004

16 Ocak 2010 Cumartesi

Alıntı 2



''Yaza unutma mevsimi,diyorum ben...Kış anımsama.'
Unutma Bahçesi,Latife Tekin,syf:204




fotoğraf;Hakkı Yeşillik

13 Ocak 2010 Çarşamba



''Hepsinde aynı şeyi gözledim,korkularını sevinçleriymiş gibi kolayca dışa vurup üzüntülerini sır gibi saklıyorlar.İçimde merak uyandı,'Yaşamlarında ne olmuş ki,böyle zayıflık neşesi sarmış bu insanları?'dedim Şeref'e,'Sence korkularından niye hiç utanmıyorlar?'
'Onlara utanınca katlanamadıkları ağır şeyler yaşatılmış olmasından olabilir,duydukları üzüntünün derinliğiyle ilgilidir bu,'dedi,'korkularını bağışlayarak rahatlıyorlar demek ki...
Düşün bakalım,insan neden dertli hale gelir,daha çok hangi üzüntüler derine işler?'
Düşündüm bende,'Bilmiyorum ki,haksızlığa uğradıkça galiba...' dedim.'Öylemi dertli oluyoruz?'Yüzüne bir gülümseme yayıldı.
Bazen,başını sallayarak doğrulayabildiği şeylerde söyleyebiliyorum ona.
'Dayanılmaz üzüntülerimize,başkalarının bize karşı işlediği suçların içimize çöken katranı dersek,bu konuda belki biraz daha konuşabilir duruma gelebiliriz.
Üzüntü saklanması gereken bir şeydir.Başkalarının üstümüzden suç işlemesine izin verdiğimiz için..' dedi.
'üzüntümüzden dolayı biz de kendimize karşı suçluyuz çünkü,insanlar normal olarak korkularını da saklarlar,ama sen neredeyse sevinçle açığa vurduklarını gözlemişsin.kendimi haksızlığa uğratmak için nedenlerim vardı demek istiyorlar heralde'Bu olsa olsa kendini bağışlamaktan doğan bir neşedir,öyle düşündük ikimiz.
Latife Tekin,Unutma Bahçesi,syf:138-139

fotoğraf:Serhat Taykut Gül

12 Ocak 2010 Salı

Mukavemet





Değişimi reddetmek,değişimin kendisinden daha zorlu bir süreç.
Değişim kendiliğinden sinsice ilerleyen bir şey olduğundan...


'Sabahın olmasını bekleyeceğim ve senin şehrini görmek üzere uyanacağım.'Tagor




fotoğraf;metin demiralay.

8 Ocak 2010 Cuma

uykusuza...



^'evrimde maymundan geleceğimize maymuna doğru gitsek keşke ' dedi.
'böylelikle daha az şeye kafa yorarak yaşamaya bakardık sadece'...^
^'olayın güzelliği de burda işte' dedim.'Yaşamakta değil yorulmakta'^

Başkası ne der hayatı




mesela;
bazen iki kişiden biri öfkeyle kapıyı çarpıp dışarı çıktığında öteki kişinin kaygısı çarpmanın etkisiyle yankılanan kapı sesini komşular duymuşmudur acaba olduğunda .. bile olabilen şey.
ki eminim pek çoğu bunu düşünür.
başkası ne der hayatı.

fotoğraf;Hakkı Yeşillik

6 Ocak 2010 Çarşamba

5 Ocak 2010 Salı

Adı Aşk...Pehh !



'Nasılsın?' dedim.
'Parçalı bulutlu ara ara yağmurlu' dedi.
'Boşver,yağmurlar bir zaman sonra diner' dedim. Ne diyeyim.
'Ya muson yağmurları gibiyse' dedi.
'Değildir,zatına pek az rastlanılan üstelikte tropik cinsten birşey değildi ki.Bildiğin yurdum insanı idi' dedim.Acımasızca.
Güldü.
Üzülüyor.
Fakat,hayallerini bir balona yazar ve bunu da hadi benim için uçur balonu da gerçekleşsin herşey diye birinin eline tutuşturmak istersen böyle olur.
O balonu kendin tutacaksın.
Kimseyi hayattan memnun olmak için kendine aracı yapmayacaksın.
Balonun olacak.
İçine hayal koyacaksın.
Ve o balonu kendin tutacaksın.

fotoğraf; metin demiralay

2009 Aralık Ayında Okuduklarım

Nazlı Eray-Arzu Sapağında İnecek Var
Nazlı Eray-El Yazması Rüyalar
Nazlı Eray-Pasifik Günleri
Orhan Pamuk-Kar